Söz konusu kanun meclise sevk edilirken gerekçe olarak; etkin ve hızlı bir yargılama sürecinin sağlanması amacıyla bu düzenlemenin öngörüldüğü belirtilmiştir.
- İŞ BÖLÜMÜ İTİRAZI İLK İTİRAZ OLMAKTAN ÇIKARTILMIŞTIR
HMK 116. Maddesinin 1. fıkrasının c bendi yürürlükten kaldırılarak iş bölümü itirazı ilk itiraz olmaktan çıkarılmıştır.
- DELİL AVANSININ DAVA AÇARKEN YATIRILMASI ZORUNLULUĞU KALDIRILMIŞTIR
HMK 120. Madde başlığı “Harç ve gider avansının ödenmesi” şeklinde değiştirilmiş, maddeye “Taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen delil avansına ilişkin 324 üncü madde hükümleri saklıdır” fıkrası eklenerek delil avansının dava açarken mahkeme veznesine yatırılması zorunluluğu kaldırılmıştır.
- SÜRE UZATIM KARARININ HANGİ TARİHTEN İTİBAREN İŞLEMEYE BAŞLAYACAĞI HÜKME BAĞLANMIŞTIR
HMK 127. Maddeye yapılan ekleme ile “Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, cevap süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir.” şeklinde değiştirilmiştir.
- ÖN İNCELEME VE DELİL SUNMA USULÜ BAKIMINDAN GETİRİLEN DEĞİŞİKLİKLER
HMK 139/1-ç bendi ile getirilen yenilik sonucunda, tarafların ön inceleme duruşmasına kadar davetiyenin tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde tüm delillerini mahkemeye sunması gerekecektir.
Yine 140/5. Fıkra ile getirilen değişiklik doğrultusunda, uygulamada var olan ön inceleme duruşmasında delilleri sunmak için verilen süre artık yoktur. Delillerin muhakkak ilgili yerlerden getirtilmesinin istenilmesi ve dayanılan belgelerin ön incelemeye davette belirtilen 2 haftalık kesin süre içerisinde sunulması gerekmektedir.
- İDDİA VE SAVUNMANIN GENİŞLETİLMESİ VE DEĞİŞTİRİLMESİ” BAKIMINDAN GETİRİLEN DEĞİŞİKLİK
HMK 141 eski düzenlemesine göre iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesinin istisnası olarak; ön inceleme duruşmasında karşı tarafın açık muvafakati veya taraflardan birinin ön inceleme duruşmasına mazeretsiz gelmemesi halinde izne tabi olmadan iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi mümkünken getirilen değişiklik ile artık dilekçelerin teatisi aşamasının tamamlanılmasından sonra iddia ve savunmanın genişletilemeyeceği veya değiştirilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
- HAKİMİN REDDİ SEBEBLERİ VE USULÜ
Kanun’un getirdiği yeni düzenleme ile, HMK’nın hâkimin reddi sebeplerinin sayıldığı 36. maddesinin (c) fıkrasına hakimin reddi sebepleri arasında, “uyuşmazlıkta arabuluculuk veya uzlaştırmacılık yapmış bulunması” hali de eklenmiştir. Kanun kapsamında ayrıca, HMK’nın 38. maddesinin dokuzuncu fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. Bu sayede uyuşmazlık bakımından esas hüküm verilmesini beklemeye gerek olmaksızın, hâkimin reddi kararlarına karşı doğrudan istinaf yoluna başvuru yapılmasının önü açılmıştır.
- BİLİRKİŞİ RAPORUNA KARŞI EK İTİRAZ SÜRESİ
HMK madde 281 ile getirilen değişiklik ile daha önce olmayan 2 haftalık bir ek itiraz süresi imkanı getirilmiştir.
- BELİRSİZ ALACAK BAKIMINDAN GETİRİLEN DEĞİŞİKLİKLER
Yapılan değişiklik ile HMK m.107 başlığı “Belirsiz Alacak ve Tespit Davası” iken yeni düzenleme ile bu “Belirsiz Alacak Davası” şeklinde değiştirilmiştir. Bu değişiklik ile Belirsiz Alacak Davalarında ; karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucunda belirsiz olan bu alacağın miktar ya da değerinin tam ve kesin belirlenebileceği durumlarda hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacının talebini kesin olarak belirlemesi gerekli kılınmıştır. Yani bu yeni düzenleme ile davacının talebinin esas değerini kesin olarak belirlemesi iki haftalık bir kesin süreye tabi tutulmuş olmaktadır. Değişiklik öncesinde, davacının Belirsiz Alacak Davası açtığı durumlarda talebini belirlemesi için bir süre belirtilmemişti ve talebin iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmadan genişletilmesi mümkündü. Ancak artık davacı, hâkimin vereceği bu iki haftalık süre içinde talebini kesin olarak belirlemekle yükümlü olacaktır. Eğer bu talebi verilen bu kesin sürede belirleyemez ise dava dilekçesinde belirtilmiş olan meblağ üzerinden dava görülecek ve bu değer üzerinden bir karara varılacaktır. Islah yolu ile belirleme imkanı saklıdır.
- DAVANIN GERİ ALINMASI
HMK m.123 üzerine getirilen değişiklik ile birlikte uygulamada farklı kararlara neden olabilen davanın geri alınması ile artık davanın açılmamış sayılması karar verileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır.
- ÜST MAHKEMECE İNCELEMESİNDEN SONRA ISLAH İMKANI
HMK 177. Maddeye eklenilen 2. Fıkra ile Yargıtay’ın bozma kararından veya Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiği zaman ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabilmesi imkânı getirilmiştir. Ancak yapılan Islah ile beraber Yargıtay’ın bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durumun ortadan kaldırılamayacağı hüküm altına alınmıştır.
- TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL NİTELİĞİ
HMK’nın 222. maddesinde yer alan eski düzenlemeye göre, karşı tarafın ticari defterlerinin uyuşmazlık konusuyla ilgili hiçbir kayıt içermemesi durumunda, ticari defterlerini ibraz eden tarafın defterindeki kayıtlar sahibi lehine delil olarak kullanılabilmekteydi. Kanun ile yapılan yeni düzenlemeye göre, “ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması” gerekmektedir. Bu doğrultuda, artık diğer tarafın kanuni şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacaktır.
- HÜKMÜN TAMAMLANMASINA YÖNELİK DEĞİŞİKLİKLER
Kanun ile, HMK’ya eklenen madde 305/A hükmü gereğince, taraflardan her biri; nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesi veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen, hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda ek karar verilmesini isteyebilecek ve bu karara karşı kanun yoluna başvuru yapabileceklerdir.
- FERAGATA İLİŞKİN DEĞİŞİKLİKLER
310. Madde hükmüne iki yeni fıkra eklenmiş olup , feragat ya da kabulün hükmün verilmesinin ardından yapılması halinde dosyanın kanun yolu incelemesine gönderilmeyeceği ve ilk derece mahkemesi ya da bölge adliye mahkemesinin bu feragat ya da kabul doğrultusunda ek karar vereceği belirtilmiştir.
Feragat ve kabul dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinin ardından yapılmış ise dosyanın temyiz incelemesi yapılmadan Yargıtay’ın dosyayı hüküm veren mahkemeye ek karar vermek üzere göndereceği belirtilmiştir.
- SULHUN ZAMANINA DAİR GETİRİLEN DEĞİŞİKLİKLER
Feragat ve Kabul düzenlemesine paralel olarak getirilen iki yeni fıkrada Sulhun hükmün verilmesinin ardından yapılması halinde dosyanın kanun yolu incelemesine gönderilmeyeceği ve ilk derece mahkemesi ya da bölge adliye mahkemesinin bu sulh doğrultusunda ek karar vereceği belirtilmiştir. Yine Sulhun dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinin ardından yapılmış olması halinde ise dosyanın temyiz incelemesi yapılmadan Yargıtay’ın dosyayı hüküm veren mahkemeye ek karar vermek üzere göndereceği düzenlenmiştir.
- İHTİYATİ TEDBİR VE İHTİYATİ TEDBİRE MUHALEFET CEZASINA YÖNELİK DEĞİŞİKLİKLER
İhtiyati tedbir kararını düzenleyen HMK’nın 391. maddesinde Kanun ile yapılan değişiklik doğrultusunda, yüzüne karşı ve aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf da kanun yoluna başvurabilecektir. HMK’nın 393. maddesinde Kanun’un getirdiği değişikliğe göre ise, ihtiyati tedbir kararının uygulanması için, bu kararın, tedbir isteyen tarafa tefhim veya tebliğinden itibaren bir hafta içinde talep edilmek zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Düzenlemenin yapılmasından önce, ihtiyati tedbir talebinin uygulanmasını talep etmek için öngörülen bir haftalık süre ihtiyati tedbir kararının verildiği tarihten itibaren işlemeye başlıyordu. Bununla birlikte HMK’nın 394. maddesinde yapılan revizyon ile, ihtiyati tedbir kararına karşı yapılacak olan itirazların esas davaya bakan mahkeme tarafında karara bağlanacağı düzenlenmiştir.
Yeni düzenlemenin gelmesiyle birlikte; esas hakkında dava açıldıktan sonra; ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin itirazları incelemeye bu mahkemenin bakacağı düzenlenmiştir.
İhtiyati tedbir kararının alınmasının ardından bu emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimsenin ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren altı ay içinde şikâyet edilmesi üzerine, altı aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılacağı ve her halükarda disiplin hapsine ilişkin kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki yıl geçmesiyle birlikte yerine getirilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Yine belirtmek gerekir ki bu maddeye ilişkin verilen disiplin hapsi kararlarının infazının ancak kesinleşmesi halinde yapılabileceği ifade edilmiştir. Kesinleşen kararının infazının ise Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
- DURUŞMA YAPILMADAN VERİLEBİLECEK KARARLARA YÖNELİK DEĞİŞİKLİKLER
Madde 353: Duruşma yapılmadan verilebilecek kararların düzenlendiği maddenin 1. fıkrasının 6/a bendi değiştirilmiştir. Şöyle ki, “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması durumunda duruşma yapılmadan kesin olarak karar verilir.” 3. fıkra kapsamındaki değişiklik ise seçimlik durum ortaya koymaktadır. Şöyle ki, Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanabilecek nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra “başvurunun esastan reddine veya” yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir. Böylece yeniden esas hakkında karar verilmesini zorunlu gösteren eski hükme alternatif olarak başvurunun esastan reddi kararı da sunulmuştur.
- İSTİNAF AŞAMASINDA DURUŞMAYA GELİNMEMESİ VE GİDERLERİN ÖDENMEMESİ
Yapılan değişiklik ile birlikte HMK’nın 358’inci maddesinde yapılan değişiklik ile 358/2’de yer almış olan “giderin duruşma gününe kadar” yatırılması ifadesi çıkarılarak kesin süre verilmesi hüküm altına alınmıştır. Bu değişiklik sebebi ile de 358/3’te paralel değişikliğe gidilmiştir. Düzenlemenin yapılmasından önce İstinaf başvurusunda tahkikat giderlerinin duruşma gününe kadar yatırılması öngörülmüştü. Ancak yeni değişiklikle tahkikat giderinin tamamlanması maksadıyla taraflara iki haftadan az olmamak kaydıyla süre verilmesi öngörülmüş bulunmaktadır.
- TEMYİZ EDİLEMEYEN KARARLARA DAİR YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER
Temyiz edilemeyen kararlar başlıklı maddenin 1. fıkrasının (b) bendine “kira ilişkisinden doğan ve miktar veya değeri itibarıyla temyiz edilebilen alacak davaları ile kira ilişkisinden doğan diğer davalardan üç aylık kira tutarı temyiz sınırının üzerinde olanlar hariç olmak üzere” şeklinde ekleme yapılarak istisnaların kapsamı genişletilmiştir. Ayrıca (c) bendi “Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verilen kararlar ile yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararlar” olarak değiştirilmiştir. Son olarak (g) bendi eklenmiştir. Şöyle ki, “353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlara karşı da tem
Temyiz edilemeyen kararlar başlıklı maddenin 1. fıkrasının (b) bendine “kira ilişkisinden doğan ve miktar veya değeri itibarıyla temyiz edilebilen alacak davaları ile kira ilişkisinden doğan diğer davalardan üç aylık kira tutarı temyiz sınırının üzerinde olanlar hariç olmak üzere” şeklinde ekleme yapılarak istisnaların kapsamı genişletilmiştir. Ayrıca (c) bendi “Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verilen kararlar ile yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararlar” olarak değiştirilmiştir. Son olarak (g) bendi eklenmiştir. Şöyle ki, “353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlara karşı da temyiz yoluna başvurulamaz.”
yiz yoluna başvurulamaz.”